Rodos Adası, 14. yüzyıldan beri St. Jean şövalyelerinin yuvası, bölgedekiHristiyanların sığınağıydı. Daha da önemlisi Belgrad’la birlikte Osmanlıİmparatorluğu’nun Batı’ya doğru genişlemesini engelleyen en önemli iki merkezdenbiriydi. Akdeniz’de söz sahibi olmanın yolu Rodos’u Osmanlı topraklarına katmaktangeçiyordu.
Aksi düşünülemezdi.
Buna ek olarak, Osmanlıları Rodos’u fethetmeyezorlayan manevi sebepler de mevcuttu. Bölgedeki Müslüman hacıları ve tüccarlarıgasp eden, türlü zulümlerle yıldıran Hristiyan korsanların hamisinin Rodoskalesindeki şövalyeler olması ve Cem Sultan vakası gibi nedenler OsmanlılarıRodos’un muhakkak alınması gerektiği hususunda birleştiriyordu.
Bir fethin hikayesi
Mehmet Yaşar Ertaş, Rodos Kuşatması’nda bu ulaşılması zor hedefin nasılbaşarıldığını, düşmez addedilen kalenin nasıl ele geçirildiğini, aylar süren bu zorlukuşatmanın bütün safhalarını, tamamı renkli haritalar ve planlar eşliğinde, akıcı birdille, meraklı tarih okurlarının aklını ve gönlünü fethedecek şekilde anlatıyor.